1 Mart 2012 Perşembe

Herşeye Rağmen

  Uyurken uykumuzun bölünmemesi için yüzümüzü ışığın geldiği yönün tersine çeviririz.Hayattaki bazı dönemlerimizde buna benzer.Bazen derin bir uykuya dalarız.Bazı şeyleri göremeyiz.Önümüze çıkan fırsatları,beyaz atlı prensimizi yada can dostumuz olabilecek birisine hayatımızın bu döneminde sırtımızı döneriz.Çünkü o sırada uyuyoruzdur ve rahatsız edilmek hiçbirimizin hoşuna gitmez.
  Bunalımlı dönemlerimizde diğer insanlardan gelen sosyal çağrılara cevap vermek istemeyiz.Kim ister ki?Seni dinlerken anlamsız bakış ve kafa sallamalar şahsen beni hep germiştir.Bu sizin sorununuzdur ve bunu sizden başka kimse anlayamaz veya çare bulamaz.Çünkü karşınızdaki hiçbir insan hayatta sizin deneyimlerinizi tecrübe etmemiş ve sizin bakış açınıza sahip olamamıştır.Bu yüzden bir probleminiz varken özellikle de bu kendinizle ilgiliyse başkalarından medet ummayın.Size tavsiyem biraz yalnızlık ve gözyaşı-Üzülmemenizi söyleyen,sizi ağlamaktan men edenlerin inadına-.
  Gözyaşı demişken başkalarının yanında ağlarken ne hissedersiniz?Ben bundan hiçbir zaman hoşlanmamışımdır.Ağlarken yüzünüzün aldığı ifadeyi hiç aynayada gördünüz mü?Çok çirkin oluyoruz gerçekten.Ama tek nedeni de bu değil elbette.Ağlarken çok çaresiz görünüz.Bazen gerçekten çok çaresiz olduğumuz durumlarda elimizden gözyaşı dökmek dışında birşey gelmez.Ama bu bir başkasının yanında olduğunda bu çaresiz durumunuzdan yararlanma olasılığı daima yüksektir.Özellikle bir bayansanız ve yanınızdaki kişi bir bay ise.
 Erkekler kadınlardan bu tür durumlarda yararlanmayı çok sever.İster arkadaşınız ister sevgiliniz ister iş arkadaşınız olsun eğer söz konusu bir erkeğin yanında ağlamaksa ve kendinizi tutamıyorsanız gerekirse böğürerek koşarak uzaklaşın ordan.Kadınların zayıflıklarından yararlanmak gibi bir zaafları var çünkü.Bu durumdan fayda sağlayacağına emindir erkek.Ne kadar başarılı oldukları tartışmaya açık tabii ama bu sorunun cevabı elbette ki sizlerde gizli.
  Erkekler konusuna değindindim fakat devamı gelmeyecek.He bir de istisnalar kaideyi bozmaz demeyi de unutmamalıyım.


  Ne diyorduk? Evet.Bunalımdayken ağlamak,sızlamak,kendine acımak,tatlı komasına girmeye çalışmak elbette çözüm değildir.Birazda bu ruh halinden kurtulmanın 'kendimce' yollarından bahsedeceğim.Faydalı olabilirsem ne mutlu bana.


 Bunalımdan çıkmanın en iyi yolu önce gerçekten sorununuzun ne olduğunu bulmaktan geçer.Kendi işinizi kendiniz halletmelisiniz-Psikoloğa onca para dökmenin hiçbir alemi yok-.Genelde bu tür vak'a larda sorun zaten bilinir ama kendine itiraf etmekten kaçınılır.Önce kendimize bir itiraf edelim bakalım.Ne eksiğimiz var bir görelim.Bu evreyi tamamladıysanız eğer sıra ruh halinize zıt bir müzik dinlemekte.Bu birinci adımdır.Şöyle ki;hareketli bir müzik açtınız-ki çoğu zaman ruh halinin zıttı budur-.Kendinizden nefret ediyorsunuz.İçinizden kıpırdamak bile gelmiyor.Ancak istemeseniz de kalkın bir ayağa silkelenin.Olumlu olumsuz tüm düşünceleri kafamızdan silip son ses verin müziğe...Dans edelim.İçimizden nasıl geliyorsa öyle dans edeceğiz bugün.Özgürüz.Kafamızdaki düşünceleri attık çünkü canlanmanın vakti geldi.Bir süre sonra o coşkulu müzikte dans ederken gülümsediğinizin farkına varacaksınız.Hatta belki yaptığınız anlamsız hareketlere kahkahayla güleceksiniz.Çünkü burda amaç dans yarışmasına katılmak değil,istediğinizde basit bir müzikle yüzünüzün gülebildiğini görmek.Herşeye rağmen gülebilmek kendini iyi hissetmenin en güzel ve en basit yoludur bence.
   Zihnimi boşaltamadım ben dans mansta edemem hareketsizlik iyi geliyor bana diyenlere;o zaman normalde dinlemesenizde bir klasik müzik açın.Oturun bir yere,kapatın gözlerinizi.Eskiden yaşadığınız güzel günleri anımsayın.(Burda DİKKAT altı çizili kelimelere).Bu da sizi gülümsetmeye yetecektir.Bence,geçmişte yaşanan üzüntü,keder ve diğer bütün kötü olaylar adı üstünde geçmiştir ve geri gelmeyecektir.Dolayısıyla eski günler yüzünden kendinizi üzmeye gerek yoktur.Ama geçmişte yaşanan mutluluklar anıdır.Onları bir anı olarak saklar ve kötü zamanlarda sizi herşeye rağmen gülümsetebilmesi için çıkarırsınız.
  Evet buraya kadar 2 aşama kaydettik sayıyorum ve devam ediyorum.Bu arada yöntemlerim kesinlikle bilimsel değildir.Bir psikolog falan da değilim.Ama deneme-yanılma yöntemiyle test edilmiştir.
  Bunalım genelde eve kapanma hali olduğundan 2 önerimde evde gerçekleşebilecek şeylerdi.3. aşamada biraz kendimizi dışarı atmanın zamanı geldi.Bu kadar buhran yeter.Duygusal ya da arabesk müzik dinlemekten,romantik komedi filmler izlemekten kurtulduk.
  Romantik komedi film demişken bir not düşmem gerekiyor.Bu film türü bunalımdaki insanlara iyi gelir gibi düşünülse de bence tam tersi.Çünkü onlar ne kadar güzel olsa ve ne kadar gülümsetmeye meyil ettirse ya da içimize bir parça huzur katıyormuş gibi görünsede aslında dikkat etmediğimiz bir nokta var.Bu filmler hep mutlu sonla bitiyor.Ama sen mutsuzsun.Film bittikten sonra iç çekiyorsan inan o film sana kendini hayatınla kıyaslama yapmanı sağlayarak hayal kırıklığına uğramanı sağlıyor.Çözümde gerilememek adına mutlu sonla biten filmleri yasaklıyorum.
  Evden çıktık.Öyle eşofmanla saç tellerinin hepsi ayrı telden çalıp oynarken değil elbette.Makyajımızı,saçlarımızı yaptık,şıkır şıkır giyinip attık kendimizi sokaklara.Okan'ın da dediği gibi 'Hayat Sokaklarda'.
   Yanımıza kimseyi almadan tek başımıza yürüyoruz kaldırımlarda.Kaldır bakalım kafanı biraz.İzle insanları.Herkes neler yapıyor?Dünyaya bak.Etrafındaki binalara bak.Daha önce o sokaktan binlerce kez geçmene rağmen böyle bir bina görmemiştin haksız mıyım?Farkında değildin.Sonra git bir kafede otur.Sevdiğin bir içecek ısmarla kendine.Nefes al,gülümse.Senin gülümsediğini görünce inan bir başkası da seni görecek ve neden bu kadar mutlu olduğunu düşünmeden önce o da bir gülücük atacak ortaya.Kim bilir belki bir zincir oluştacak ve milyonlarca insanın gülümsemesini sağlayacaksın.Hatta hayatında hiç gülmemiş bir insanın bile dudaklarının arasından dişlerinin gözükmesine neden olacaksın.Kötü manzaralar getirme aklına!
  Tavsiyelerime uyduysan kendini huzurlu hissettiğine eminim şuan.Daha sonrasını merak edenlere;daha sonrası kendiliğinden gelecek.Her sorunun bir çözümü vardır.Bu çözümü önce kendinde sonra başkalarının yardımıyla araman gerekir.Ben çözümünü arayan ama bulamayan çıkmazdaki insanlara nasıl başlayacaklarını göstermeye çalıştım.Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.Ama inanın mutsuzluk insanın doğası gereği yaşaması gereken bir duygu olsa da,herşey de olduğu gibi bunda da fazlası zarar.İnsan bedeninde tamiri olmayacak bir yara yok.Malumunuz tıp çok ilerledi.Ama ruhunda açılan yaraların tedavisi eğer ki yara derinse biraz daha zordur.Ufak mutsuzluklarla ruhunuzu paramparça etmeyin.Yerine mutluluklarınızdan hediye edin kendinize.Kapatın o yaraları ki yerlerine gelen mutsuzluklara yer açılsın siz tükenmeden.
  İçinizdeki mutluluğu aramaktan vazgeçmeyin.Derinlerde bir yerlerde de olsa sizin tarafınızdan keşfeldilmeyi bekliyor.
  Herşeye rağmen içindeki umudu tüketmeyen insanlara selam olsun...